Pazar, Kasım 13, 2011

Küçük notlar



Sayısız not tutuyorum unutmamak için. Bir balığın hafızasına sahip olmak bana not tutmayı zorunlu kılıyor. Unutuyorum ya o yuzden ezberden anlatacağım bir fıkram bile yok. Defalarca tekrar etmeme rağmen unutuyorum. bir cesit lanete bulasmisim sanki. O en cok dinlediğim parçalara eşlik edemiyorum, misal. Severek izlediğim onca film bir çırpıda unutulmuş oluyor. Anımsamak neden bu kadar zor.. Yasamak zorluyor beni anlasildi. 
Gözlerimi kapatıp huzuru arıyorum hafızamda. Bir sokak ismi gelsin bir adresim olsun diye yumuyorum gözlerimi. ama o da mumkun olmuyor.. sanki hic huzur yer almamis omru hayatimda..
Sudaki huzur yok hic bir yerde. derinler sessiz ve konuşmak serbest. En cok orada konuşuyorum sessizliğimin mührünü kırıyorum. Anlasilma endisesinden uzakta. 
"Suyun sesi tüm sesleri bastırıyor niagara şelalesinde." 
gözlerim uzandığım yerden gökyüzündeki bulutların seyrine dalmış. Ne güzeller. Rüzgarın hakimiyetini kabul etmişler, itirazsiz sakin usul usul akıyorlar. Cam ağaçlarının en yüksekleri uzanmak için gökyüzüne ruzgarla beraber bir saga bir sola yatıyorlar. Orada yatıyorum sessizce. Yüzyıllardır yatıyorum sanki sesimi unutmusum ama duyuyorum söylediklerimi. Uzaklara gidemiyorum ama uzaklar bana gelmiş hepsi burada. Kimler yok ki.. Bir kuşun kanadı cirpiyor ağaçların dalları arasında. Duyuyorum iste. O sözleri söylemeseydim diyorum. Kirli bir mecmuaya dönmüş gibi bir kenara fırlatılmış gibiyim.. okunmaz olmusum.. kelimeler kirli.. 
Huzurun resmini çiziyorum, parmaklarımın ucuyla.. Utanıyorum kendimden çırılçıplak kalmiscasina..   Ve sonra bilgece edilmiş laflar: yaşadıklarından pişmanlık duymayacaksin. Gecmis gecmistir. Done is done. 
Niye hatırlamıyorum o en cok sevdiğim parçayı. Mirildanmak isterdim oysa simdi.

Cok kucukken etekleri ucusan o kırmızı elbiseyi giydiğim zamana gidiyorum. 
(niye atliyorum gecmise ne var orada beni bu kadar ceken bilmiyorum.. su an neyin eksik senin .. sevdirsene kendini.. hadi yap! durma  orada oyle!!!!)

Bahcesindeki erik ağacına tırmanın ham eriklerini asirdigimiz o erik ağacına tırmanıyorum evimizin bahcesinde. Kardesim kosarak geliyor kisacik Bahriyeli üniforması üzerinde. Gözleri Çakır .. Yakışıklı kardes sahibi olacağım cok belli, tüm çirkinliklerime rağmen. Dizleri yara bere icinde, haylaz şey. annem cagirmis.. annem.. 

gidiyorum.. yoruyor beni gecmis.. bu kadar guzel olmasi belki asil yorucu olan.. dunyanin cirkinliklerini gormeden yasamak daha bir makbul sanki.. 

simdi harabeye donen o eski ev .. arada sirada ruyalarima giriyor.. odalar esyalar ve insanlarla dolu hali.. 

neyse konu kucuk notlar.. ben not aliyorum bu aralar yapmam gereknleri.. dedigim gibi unutuyorum..  aramam gereken kisileri.. ve daha nicelerini.. not aliyrum.. galiba baligim ben. yuzmesine yandigim..

gluk gluk.. ^^