Pazartesi, Şubat 15, 2010

yüzüm.. gözüm.. bir bağım.. ikide düğüm..

yüzüm..
yüzüm parçalansın istiyorum..
sanki kosarsam..
arkama bakmadan koşarsam..
kurtulabilecekmişim gibi..
koşarken düşüp takılıp parçalanacakmış gibiyim..
derinlerde bir yerlerde sıkışıp kalmış ruhumun tüm kırgınlıkları,
yüzümü parçalayınca yerde yatan çakıl taşı,
huzur bulacakmış gibi..

sonbahar gelince özgürlüğüne dalından ayrılarak kavuşan yaprak gibiyim..
nereye gitmesi gerektiğini bilmeyen ama rüzgara meydan okumaya bayılan..
bayılıyorum ozgurlugun tenımdeki kıpırdayışlarına..
hep sevecegım ben..
nefreti bilmeden...
hep seveceğim ben..
seni, onu, bunu, onları, bunları, sunları..
hepinizi seveceğim
tüm anaçlığımla..
o kadar ki..
ömrüm yetmeyecek..
gideceğim buralardan sırtımda heybem..
belki heybesiz cıkarım yola sırf 'hey hayt' demek için inadına tüm karamsarlıklara..
mutlu olur musunuz ben sayet oyle bırsey yapacak olursam..
o gun bugun olsa ozler mısınız benı o gıdıp gelmeyecegım uzaklardan..
uzaklar bır nefes alıp, verememek kadar yakın mı..
kimbilir..

Hiç yorum yok: