Cuma, Eylül 16, 2011

dokun sana kirilmazsin korkma


Yalın ayak çırılçıplak uçsuz bucaksız bir yerde kosuyorum, kocaman kocaman insanlarla. Boş corak bir yerde. Kanatasiya batiyorken bosluklar; zaten gergef olmuş ruhum coktandir, farkediyorum ki. yeni dikenler batsa da o kocaman insanlara yetişmek için duramıyorum. durmak gelmiyor icimden..
her kendimi betimleme çabam bosa çıkarken böyle, sehirlerden geciyorum bir trenin, bir otobüsun camına yansıyan görüntümü izleyerek. Değişen tek sey arka fon. 
Dizlerimin bağı çözülüyor. 
Önemsiz gördüğünüz ama benim hep yaptıgım; noktadan sonra boşluk bırakma alışkanlığım aslında yeni cümleye büyük harfle başlamamı sağlıyor. Varın bilmeyin bunu siz. 
Ellerim titriyor. 
Uyku gelince kaçırmak istemiyorum, bir sonraki günü önemsiyorum çünkü. Gözlerim dalamiyor uyku gitmesin diye çırpınırken ben, ellerimle bastırıyorum gelen silüetleri. Karanlık değil korkum koca koca ınsanlar da değil . Korkum bir gün durup dikenleri çıkarmaya çalışırsam diye.  
Sehirleri büyük-küçük, semtleri eski-yeni diye kategorize edemiyorum. Her ınsanda yeni bir ben buluyorum ama bir türlü buyuyemiyorum. Nedenini bilmiyorum. Bilmek ister miyim onu da bilmiyorum. 
Balkonunda çamaşır asılı evlerle ilgili hikayeler yazıyorum havaya. Çıkan ilk rüzgarda kuruyorlar.  
Mutluyum. Ayaklarım degince bulutlarına gök yüzünün. 
Once annemin sonra Günesin kiziyim ben. Ateş gibi oradan oraya Kımıl Kımıl ., en cok su iciyorum ama sönmüyor icim. Ne korum ne de kül. Ateşim ben. Can yakar miyim bilmiyorum, merhamet yaradana mahsus. Ben de okyanusta bir damlayim onun ruhu üflendi ruhuma, tabii ki merhamet doluyum. Sacmalamayin! 
Dokunun bana. Tenime değil ruhuma, duygularıma .. Bana dokunun. Ateşim ben. İsitirim içinizi , en cok ta avuçlarınızı. Böyle kocaman ellerim var, kollarım upuzun. Dokunun bana. 

Hiç yorum yok: