Perşembe, Nisan 15, 2010

susunca gecer!

Lutfen 1-1imize karsi saygili olalim.. hayalini kurdugum bir yasamin sahibi olmadigimin farkindayim.. ne cok ayibim varsa ustunu ortecek o kadar az topragim var.. ve her ne dili konusuyorsak -ki gercekten hic bir fikrim yok- su bir gercek ki birbirimizi anlamiyoruz. sanki kelimeler sagir olmus sanki dilsiz olmus.. yoruldum, hic bir sey yapmamaktan yapamamaktan hic bir kabiliyetimin olmayisindan dolayi sikildim. ne ise yaradigimi soruyorum simdi.. babami oyle bir cizmisim ki kafamda.. olmasi gereken, hakettigimi dusundugum.. o kadar tatli dilli ki, hayalimdeki baba karakterim.. kizinin babasi dersin.. yada babasinin kizi..  simdi ise yani gercekte O'na sahip olamamak, hayalimdekine ulasamamak ve ulasma haklarimdan taa en basinda feragat etmis olmam  beni boylesi hircinlastiriyor iste... belki sirf o yuzden Ali Riza Bey'i cok sevdim ben o  hikayedeki .. belki sirf o yuzden agladim her izledigimde, aramizda asilmasi guc engebeli cografi bosluklar varken ozellikle.. gozlerimden sicim gibi akarken yas en cok babami dusundum.. ama bilemedim dusundugum hayalimdeki babam miydi gercekte ki babam miydi.. yoksa babam beni hic omzuna bindirip atli karincaya goturmedi mi.. goturmediyse bu sahip oldugum hatiratlar kime ait.. benim babam beni bir izmir fuarina trende yolculuk yaparak goturmustu bizi  mandalin agaclarinin en guzel koktugu mevsimde bir sonbahara giris gununde babanemin mandalin dallarinin sarktigi balkonundan alarak.. babam beni evet sever.. bende onu severim .. ama marifet yakindayken sevebilmekte, uzaktayken herkes sever...ferhat la sirin gibi... asli'yla kerem gibi...
yasadigim her anin altinda bir yorum bir opucuk kondurasim geldi.. kardesimle yasayamadiklarima, paylasamadiklarima inat..hep beni dusundurten sey, ayni olmayisimiz yakinlasamayisimiz.. sacmalamalarim, kirilganliklarim ve bunlarin hep benim adim altinda kategorize ediliyor olusu.. sanki hep disardan birilerinden evlat edinilmisim hissiyati doguyor icimde.. ruhumda surekli bir arabesk ezgi.. miril miril.. ama inadina bir cocukluk.. tutunamayisim aralarinda.. yabancilasmam.. uzaklasmam.. uzaklarda gecen her gun icin attigim birer centigin hic alt satira gecme sirasi gelmeyen bir yazi dokumanina donusmesi.. sanki bir yokus.. sanki bir kopus .. ve ben ait olmadigim bir yerden kopar gibiyim.. bu acimasizligimin nedeni ne.. ait olamamak mi.. aitligimi satsam alan olmaz. ait degil bu satirlara goz yaslarim.. ait degil... niye aralarina girememekteyim.. uzagim.. nedir beni onlardan bu kadar uzak kilan.. ben miyim yine.. niye ben.. tum varligim onlarken benim.. neden beni iclerinde gormek istemez gibiler.. sanki zorla kapidan girmisim gibi.. en cok en guzellerininonlarin olmasini dilerken.. sevip sevmediklerini bile bilmiyorum.. beni bu kadar acimasizca icine alan karamsarligim neden.. niye yuregim bir yangin yeri giibi.. neden gozum nemli hep.. neden konusamadigimizi dusunuyorum.. konusmamak degil konusamamak bilakis.. yoksa erdemlilikti konusmamak deyip susmasini ogrenecegim.. ama konusamamak.. asil yaralayici olan .. asil ic parcalattiran da bu.. susmak zorunda kalmak...
hayatin sonunun bir tunelin basi mi sonu mu oldugunu sordum.. bilemedim.. simdi burasi oylesi karanlik ki... ne farkeder ha basi ha sonu..

Hiç yorum yok: